Thursday, August 23, 2012

Mim: İlk ve En Eski Anı





Merhabalaar. Yeni bir mim ile karşınızdayım. :D Aslında bundan önce başka bir mim yazmam gerekiyordu ama... Teyzem ve eniştem (hemen yanımızda oturuyorlar, yan komşumuzlar yani) evlerinde ki fotoğrafları getirmişler, o kadar çoktu ki. Nostalji yaptık, geçmişi andık. Bende dedim madem öyle, bu mimi yazayım, uygun olur. Aslında çok bir şey hatırlamıyorum anılarımla ilgili... Tamam, hatırlıyorum ama bir ikisinden utanç duyuyorum sanırım. :D

Galaxy unnim beni şu yazısında mimlemiş bulunmakta. Ben bu mimi ilk görünce çok korktum nasıl hatırlayacağım diye. Lâkin, yavaş yavaş hatırlıyorum sanki bir şeyler...

Öncelikle, ben küçükken çok kıskanç bir çocukmuşum. Gerçekten kıskanç. Ve o zaman da biraz... Agresifmişim? Kıskançlığın getirdiği duygu budur yani. İnanması çok zor benim için ama öyle. *-*

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Mesela kreşe sadece iki hafta gittim ben. Nedeni ise benden 3 yaş küçük kuzenimin gitmiyor olmasıymış. O yaşta ne işi varsa kreşte... :D Kıskanmışım işte. İlk bir hafta çok iyi gitmişim fakat sonra ki bir hafta ağlayarak zırlayarak gitmişim. Uyumayacağım diye direnirmişim hep. (Bazılarımız hep bundan yakınır, kreşte uyumazken ortaokulda lise de hep uyumak isteriz diye :D ) Sonunda babam beni dayanamayıp almış kreşten.

Ve kavga etmişiz o kuzenimle. O bana kızmış ve salonumuzda duran sehpanın üzerinde ki kültablasını yere atmış, parçalara ayrılmış kültablası. Hatta onun emeklediği zamanlarda bende yürümeyi bırakıp emeklemişim falan. :D Kötüymüş yani aramız. :D (Gerçi şimdi sorsanız sıkı fıkıyız, kardeş gibiyiz, çok severim kendisini, hiç olmayan küçük erkek kardeşim gibi ^^)

Onun bir de abisi vardı. Abisini de kıskanırmışım. :D Tabii  teyzemler yanımızda oturduğu için ve biz sık sık görüştüğümüz için bu iki kardeşle çok anımız olmuş. Bunu söylemeli miyim bilmiyorum ama... Abisinin sırtını ısırmışım. o.O Bunu cidden nasıl yaptım bilmiyorum, akıl almaz bir şey benim için. Hani omuz, kol falan da değil. Nasıl ısırmışım ben o sırtı? Düşündükçe gülüyorum. Sanki şimdiki halimin tam zıttıı  halim. :D (Ama fotoğraflara baksanız hep sarılırız, o beni yanağımdan öper ben onu. İkisiyle de kardeş gibiymişim işte, hem sever hem kavga eder hesabı. :P )

Aah ah. Geçmiş anılar ne güzel şey. Özledim çocukluğumu.

Şimdi anasınıfına geçelim. Anasınıfına başladığımız ilk gün, bilirsiniz, çoğu çocuk ailesini bırakmak ister, ağlar. Ben ise koşa koşa gitmişim oraya. Annemlerin gitmelerini istemişim hatta. Diğer zırlayan çocuklara bakıp "hıh, sulugözler" dediğimi hatırlıyorum. :D Başka çocuklara da gelin tanışalım, arkadaş olalım, aileye ne gerek var, eğleniriz biz demiştim. :D (Şimdi bile bu kadar sosyal değilim ha.)

Öğretmenin gözde öğrencilerindendim. *-* Hatta 4. sınıfta, 5. sınıfta bile koridorda karşılaştığımıda bir iki laf ederdim öğretmenle. Mesela bir etkinlik yapılmıştı, onu çok iyi hatırlıyorum. Bir kağıda veya kartona kelebek yapacaktık. Kanatları hiçkimse yapamamıştı, herkes ters yapıyordu. Bi ben doğru yapmıştım. Öğretmen kağıdımı örnek göstermişti. Ondan sonra herkes bana sormuştu nasıl yapılacağını. :D Hatta bir iki kişi benim yapmamı istemişti gizlice. Benimse öğretmek için istekli olduğum tek bir kişi vardı...



Hâlâ çok iyi hatırlarım onu. Çocukluk aşkım. :P Anasınıfı yaa, birinci sınıf da değil. Aşmıştım kendimi. Ama ne yapayım, sevimli çocuktu. :D Koyu sarı saçları, ela gözleri vardı. Yaşına göre biraz daha olgun ve zekiydi. Çok sakindi. Hep gülümserdi, çekingendi biraz. Gerçekten unutmamışım yani. :D Hep birlikte oynardık, çizimleri falan birlikte yapardık, oynarken bahane olarak elimi tutardı. Çok şirindi(k). Arkadaşlarımız hep yakınlaştırmaya çalışırdı bizi. Çok görmüşüz ifenim büyüklerden, özenmişiz ama eğlenceli anılar işte bunlar. :)

Aha, bir tane daha hatırladım. Sınıfta herkes şarkı söyleyecekti bu sefer. Bende söylemeye korkuyordum. İlk günkü halime bakmayın, ben de çekingendim. :P Sıra baina geldiğince başımı iki yana sallamıştım, kalkmak istemiyordum. Sonra çocukluk aşkım güven verici bir şekilde gülümseyince bende cesaretlenip çıkmış ve bir şarkı söylemiştim. Ne söylediğimi hatırlamıyorum ne yazık ki. Ama o yaşta, ne olabilir ki? :D İşte ben söyledikten sonra alkışlamış, çok güzel olduğunu söylemişlerdi. O da şarkı söylerken hep bana baktığını hatırlıyorum. Çok romantiiik. Cidden çok özenmiş, çok dizi izlemişiz herhalde, ciddi bir ilişki gibiydi yahuu ahaha. :D

Şimdii... Bir de abi meselesi var tabii. Benim abim üvey. Yani annemin ilk evliliğinden olan çocuğu, ben ikinci evlilikten. :D O yüzden aramızda bayağı bir yaş farkı var, 16-17 falan sanırım. Şu anda evli, 6 yaşında bir çocuğu var. Ama eskiden bizde kalıyordu sonuçta, o zamanlardan birkaç şey hatırlıyorum. :D

Çok sinir ederdi beni. Ah nasıl severdi sinir etmeyi. Kısacıkta olsa bir şey hatırlıyorum 3-4 yaşlarımdan.

Abim: (Bilgisayar başında oyun oynarken) Ezgi bana çikinota getiiiirsene. (Çikolataya çikinota derdi hep :D)

Ben: Git kendin al, bananee. Bööö. (Dil çıkarırım. :P )

Neden bilmiyorum ama bunu sanki sadece birkaç sene önceymiş gibi iyi hatırlıyorum. :D

Sonra... 5-6 yaşlarımda olmam lazım. Kuzenimle oynadığım bir oyun vardı. Eskiden Eskişehir'de, artık Kuşadası'nda yaşayan kuzenim. Onun bir de kızkardeşi vardı. Ben Eskişehir'e gittiğim de kardeşiyle otururduk yatağına, o karşımıza geçerdi. Biz vururduk onu. Elimizde silah varmış gibi. :D Biz gibi vuruyor gibi yapıp 'dıkşııın dıkşııın' dedikçe kendini yerden yere atardı, katıla katıla gülerdik. Dıkşııın. :D Ah ne güzeldi. Bir ara onlara gittiğimde tekrar istemeliyim bunu. :P Cidden iyi rol yapardı ama. Kurşun onu vurmuş gibi şoka girer, bir iki adım yalpalar yere düşerdi, iyiydi oyunculuğu o yaşta bile. :D

Bizim ünlü bir teyzemiz var. Alt komşumuz. Akkız teyze. Küçükken evde kuzenimle hep oyunlar oynar, koştururduk. Çok fazla ses yapardık. Annem de hep 'şşşt sessiz olun, aşağı da Akkız teyze var' derdi. Biz ne ne yapardık biliyor musunuz? Yere yatar, ağzımızı halıya dayar,  'özür dileriz sakız teyzeee' derdiik biraz yüksek bir sesle. :D Her seferinde yapardık bunu. Akkız teyze bunu hiç duydu mu bilmiyorum. :P

Bir gün annem ve babam dışardaydı, evde abimle ben kalmıştık. Abim karşı sitede ki arkadaşını çağırdı. (Aslında manevi akrabamız gibilerdi, onlarda iki kardeş ve ben ikisini de çok severim.) Arkadaşı getirdi bilgisayarını, bir güzel kurdu salona. (Evet, bildiğiniz kasa, monitör, klavye getirdi. Nasıl taşımıştı bilmiyorum :D) Abim de kendi bilgisayarını salona getirdi, birlikte oyun oynamaya başladılar. Ama ben bir sıkıldım, bir sıkıldım öyle böyle değil. Televizyon izledim yok, gittim onları izlemeye başladım. Orada da hemen sıkıldım tabii. "Yaaa ben sıkıldııım" demişim. Onlar cevap vermemişler tabii. Kendi kendime konuşuyor gibi devam etmişim. :D "Sıkıldım beeen. Hadi benimle de oynayıın. Hadi amaaa. Lütfeeen. Duymuyor musunuz? Sağır mı oldunuz? Abiiii çikinota getiririm sana baak. Hadi lütfeeen." Başlarının etini yemişim tabii. :D Sonunda bir bilgisayarın fişini çekmişim ve sonuç... "Ezgiiiiiii!!!!!!!!"

Banane abi, tamam madem oynamayacaksın en azından cevap verseydin, değil mi ama? :P

Ne güzel şey çocukluk. En küçük bir şeyden mutlu olabilmeyi özledim. O saflığı, masumluğu özledim. Sanırım bu sefer pek eğlenceli bir mim olmadı, mianhae chingular. ^^

Şu ana kadar yazamamış varsa ve isterse söylesin bana paslarım hemen. ^^

No comments:

Post a Comment